Ana içeriğe atla

İMAN VE TESLİMİYET

 

Bir kişinin ilminden, ahlakından, irfanından faydalanabilmenin yolu ona inanmak, ardından söylediklerine teslim olmaktır. Bunu birkaç açıdan açıklayabiliriz.

1. En büyük mürşid ve muallim Allah'tır. Onun irşadı ve talimi, mübarek kelamı Kur'an'da ve vahyiyle bize önder kıldığı Resulü Hz. Muhammed'in(s.a.v) yaşantısı ve sözleriyledir. Bunun hem dünyada hem de ahirette faydasını görebilmemiz için her şeyden önce ona iman etmeliyiz. Bir kişi Kur'an ve sünnet hakkında bilgisi varsa da iman etmeden ona bir faydası olmaz. Bu sebeple Mümin olmak gerekir.

2. İnanmak söylenene sorgusuz teslim olmayı gerektirir. Bir kişi Allaha ve peygambere iman ettikten sonra artık kendisine söylenen her şeyin hayrına olduğunu da düşünerek kendisine yöneltilen emir ve yasaklara teslimiyet içinde olmalıdır. Mahiyetini bilmezse bile iman edip teslim olmak zorundadır. Dolayısıyla Müslim(Müslüman) olmak gerekir.

3. Bir kişiden ilim öğrenen bir talebe de, hocasının ilminden istifade edebilmesi için hocasının ehil olduğuna inanmalıdır. Aksi takdirde hocasının ilminin noksan olduğunu düşünürse ona olan güveni de kırılacağı için ilminden istifade etmesi zor olur. İlim geleneğimizin mirası olan medreselerimizde talebelerin seydalarına karşı olan hürmetlerini de bu bağlamda düşünmek gerekir. Bugün modern düşünce sahipleri, en büyük alimlerimize bile hürmeti esirgedikleri için ilmin bereketinden istifade edemiyorlar.

4. Bir mürşidden manevi terbiye alan bir müridin de mürşidinin irfanından istifade edebilmesi için mürşidinin ehil olduğuna inanması gerekir. Tasavvuf terbiyesinde müridin mürşidine karşı tam bir teslimiyet içinde olmasının şart koşulması da bu hikmete binaen düşünülmelidir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YAPTIKLARIMIZ VE GEREKENLER FARKLI

Üzülmemiz gereken şeyler ile üzüldüklerimiz farklı. Önemsememiz gereken şeyler ile önemsediklerimiz farklı. Yapmamız gereken şeylerle yaptıklarımız farklı. Üzülmemiz gereken ölümden sonrasıdır ama biz ölüm öncesi için üzülüyoruz. Önemsememiz gereken salih amellerdir ama biz kendi iş ve mesleğimizin geleceğini önemsiyoruz. Yapmamız gereken faydalı şeylerdir ama zararlı şeyler yapıyoruz.   Rabbimizin, Kuranı Kerimde insanoğlunun aceleci olduğu şeklindeki ayetinin tezahürünü üzüldüğümüz şeylerde görebiliriz. Rabbimizin, Kuranı Kerimde insanoğlunun cahil ve zayıf olduğu şeklindeki ayetlerinin yansımasını önemsediğimiz şeylerde görebiliriz. Rabbimizin, Kuranı Kerimde insanoğlunun kendisine zulmettiği şeklindeki ayetinin yansımasını da yaptığımız şeylerde görebiliriz.   Kısacası insanoğlu acizdir ve bu acizliğini gördüğü oranda mükemmel bir insan olur. Allah, bizi kendi acizliğini itiraf eden ve Rabbinin büyüklüğünü kabul edenlerden eylesin.

SALGIN HASTALIKLARA KARŞI MANEVİ TEDBİRLER.

1. Tevbe. Allah,bazı belaları kullarının tevbe etmeleri için gönderir. Hz.Yunus kavmi örneğinde olduğu gibi. “Keşke (o helâk edilen beldelerden) bir belde halkı iman edip de imanı kendisine yarar sağlasaydı! Ama Yunus’un kavmi hariç. Nitekim onlar iman edince dünya hayatındaki zillet azabını üstlerinden kaldırmış ve kendilerine belirli bir süreye kadar yaşama imkânı vermiştik” (Yunus, 98). 2. İstiğfar. Allah, istiğfar edenlerin helak edilmeyeceğini belirtiyor. "Sen aralarında olduğun müddetçe Allah onlara (umûmî bir) azap indirmeyecektir.Onlar istiğfarda bulundukları müddetçe, Allah onlara azâb etmeyecektir." (el-Enfâl, 33) Ayetin teşvikiyle bunun seher vakitlerinde olması tercih edilir.(Zariyat-17-18) 3. Başkalarını düzeltme. Ayette Rabbimiz bir kavmin düzgün iken değil de düzeltici iken helak edilmeyecekleri belirtiyor. "Ve senin Rabbin, halkları düzeltici iken, o memleketleri haksız yere helak edecek değildir."(Hud 117) 4. Başkasına hastalık bulaştırmanın k...